Monday 31 October 2011

notlar: Ali Artun | Modernliğin Sınırında

Ali Artun
Modernliğin Sınırında
;Eleştiri, Özerklik, Siyaset
Üç Konuşma

Eleştiri ilk kez kafelerde ve salonlarda örgütlenmeye başlanıyor. Kiliseler ve saraylardan sonra bu önemli bir dönüşüm. Bu örgütlenme özerklik, eleştiri ve modernizm aynı zamana denk geliyor. Sanat iktidarın tekelinden kamuya açılıyor. Sanat eserinden çok sanatçı hakkında konuşulmaya başlanıyor.

Coubert ünlü bir müzenin yanına ilk kişisel sergiyi, kendi sergisini bir çadırda açıyor.

Kahveler de edebiyat ile birlikte bir üretim söz konusu. Meşerret Kahvesi Halit Ziya’dan Edip Cansever’e, müdavimleri olan kahvelerden bir tanesi.

Eleştirinin kışkırtılması kahve ve salonlarda... Sanat için sanat.

Okullara 18. yy’da sanat tarihi dersi ekleniyor. Sanat kendi zamansallığını oluşturmaya başlıyor. Modern eleştiri de bu dönemde ortaya çıkıyor.

Salonları düzenleyenler aristokratlar ya da kurtizanlar yani kibar fahişeler. O dönemde güzel kadınlar sanatçıların esin kaynağı. Kurtizanlar aynı zamanda entellektüel birikimi olan kişiler.

Sanatın tarihselleşmesi fotoğrafın icadına dayanır. Arşivleme önemlidir. Eleştirinin kurumsallaşması da böyle başlar.

Gazetenin çıkışı önemli bir diğer etki. Gazate ile sanat kurumsallaşmaya başlar. Sadece müze gibi işleyen gazeteler var. Ancak zamanla reklam – gazete ilişkisi gazeteyi dönüştürür. Sanatı liberal çıkarların aracı haline getirir.

Tüketim toplumu, medya, renkli televizyon.... (iç kararması ...)

Habermas’a göre kamunun yerini kitle, kamusal alanın yerini kitle iletişimi alır.

Sanat, sanat işletmelerinin tekeline girmeye başlar. Öte yandan gösteri toplumuna uyum sağlamaya başlar.

Sergiler artık ya haberdir, ya reklamdır. Eleştirel muhakemenin bir düşüncenin bir tepkinin aracı değildir.

Kültürel eleştiri bağlamında eleştiri yeniden dooğmaktadır. İktidarı sökmeye çalışır ve onunla yüzleşir. 42

Sanat ve özerkleşme tohumları rönesansta başlıyor. Modernleşme ile birlikte.

Hollandanın yeri önemli. Hollanda’da 17. yy’da sanat piyasası kilisenin önüne geçiyor. Kilise zayıf olduğu için...

Gündelik hayat, bireyselleşme önem kazanıyor. Mimetik estetiği eskiz estetiği haline geliyor.

Salon sergileri ile sanatın kamuya açılması 1737; galeriler 19. yy’da açılıyor.

Sembolik iki tarih 1848 – modernizmin başlangıcı; 1968- postmodernizmin doğuşu. Yani Paris ayaklanmalaı ile öğrenci ayaklanmaları.

Avangard özerkliği radikalleştirerek bir karşı kültür oluşturuyor.

Ah bu sitüasyonistler, romantikler....

Müstesna Kadavra dili kırma oyunu. Herkes bir kelime yazıyor altalta on kelime...
Şizofren önemli. Şizofren zamanı taşımadığı kendi zamanı olduğu için.

(Guy Deborg- gösteri toplumu 89)

No comments:

Post a Comment